BM de ikna olamadı

İsrail, Hamas’a ait karargah ve tüneller bulunduğu gerekçesiyle Gazze’deki Şifa Hastanesi’ne düzenlediği baskın sonrası eleştirilmeye devam ediyor. Ordu, Perşembe akşamı geç saatlerde, Şifa Hastanesi arazisindeki Hamas’a ait tünel şaftı ve silah yüklü araca ait olduğunu söylediği bir video yayınlarken, eleştirileri yumuşatmada pek başarılı olmuş gibi görünmüyor. Nitekim Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’den “kesin kanıtlar” isterken, Birleşmiş Milletler de kendi araştırmasını yapmak üzere hastaneye giriş izni talep etti.

Hamas’ın hastaneye sızdığı yönündeki iddialarını kanıtlaması için ciddi uluslararası baskı altında olan İsrail’in yayınladığı söz konusu videoda, girişi patlatılmış, açıkta borular ve kabloların bulunduğu bir tünel şaftı görülüyor. Ancak tünelin içine dair detay görünmemesi dikkat çekiyor. Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, askeri mühendislerin hâlâ tünel altyapısını ortaya çıkarmak için çalıştığını söyledi. Bununla birlikte İsrail güçleri, 7 Ekim saldırıları sırasında rehin alınan 65 yaşındaki bir kadının yanı sıra İsrail Savunma Kuvvetleri’nde onbaşı olan 19 yaşındaki ikinci bir rehinenin de cesedinin bulunduğunu duyurdu. Her iki cesedin de Şifa Hastanesi yakınında, “yapılar” olarak tanımlanan bir yerde bulunduğu söylenirken, cesetlerin bir arada bulunup bulunmadığının bilinmediği ve her iki kadının ölümüyle ilgili detayların henüz açıklığa kavuşturulmadığı bildirildi.

Bağımsız soruşturma

Videonun yayınlanmasının ardından açıklama yapan Filistin Sağlık Bakanı Mai El Kaila, Şifa Hastanesi’nde Hamas karargahı bulunduğu yönündeki iddiaları destekleyecek bir kanıt sunulmadığını savundu. İsrail’in kanıt göstermesi gerektiğini belirten El Kaila, hastanenin İsrail ablukasında olduğunu ve şayet Hamas’ın karargahı varsa bunun gösterilmesi gerektiğini ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk de, İsrail’e, birbiriyle çelişen iddiaları araştırmak üzere bağımsız araştırmacıların Gazze’ye girmesine izin vermesi çağrısında bulundu. Türk, “İşte tam da burada bağımsız bir uluslararası soruşturmaya ihtiyaç var, çünkü farklı anlatılarımız var” dedi. BM yetkilisi, “Hastaneleri herhangi bir askeri amaçla kullanamazsınız. Ancak açık delil olmadan hastaneye de saldıramazsınız” ifadelerini kullandı.

Siviller konusunda itiraf

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze’de yaşanan sivil kayıplara ilişkin, “Bu işi en az sivil kayıpla bitirmeye çalışıyoruz ama ne yazık ki başarılı olamıyoruz” dedi. ABD televizyonuna açıklamalarda bulunan Netanyahu, Hamas’la yapılması beklenen anlaşmaya ilişkin, “Anlaşmaya kara harekatı öncesine göre daha yakınız. Kara harekatı ateşkes sağlanması konusunda Hamas üzerinde baskı oluşturdu. Rehinelerimizi alabilirsek geçici ateşkes yapacağız” dedi.

Netanyahu, sivillerin ölümüne ilişkin olarak da “Herhangi bir sivil kayıp trajedi. Sivil kaybı olmamalı çünkü sivilleri riskli durumdan çıkarmak için her şeyi yapıyoruz. Hamas ise sivilleri riskli durumda bırakmak için her şeyi yapıyor” diye konuştu. İsrail Başbakanı, “Onlara bildiri dağıtıyoruz, cep telefonlarından arıyoruz ve terk edin diyoruz. Çoğu terk etti. Bu işi en az sivil kayıpla bitirmeye çalışacağız dedik ama maalesef başarılı değiliz” ifadelerini kullandı. Gazze’de sağlık yetkilileri İsrail bombardımanında ölenlerin sayısının 13 bine yaklaştığını açıkladı.

TRT’nin kamerasını kırdılar

İsrail güçleri, Kudüs’te Mescid-i Aksa çevresinde Cuma namazı öncesi gelişmeleri izleyen TRT ekibine saldırarak, kamerayı kırdı. Cuma namazı öncesi Müslümanlara yönelik müdahaleyi aktaran TRT Haber muhabiri Murat Can Öztürk’le kameraman Ahmet Bağış, canlı yayındayken İsrail polisinin saldırısına uğradı. İsrail polisi, silahın dipçiğiyle ekibe ait kamerayı kırdı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Kudüs’te TRT Haber ekibine yapılan saldırıyı kınarken, “Hiç kuşkusuz bu çirkin saldırı, İsrail’in basın özgürlüğü konusundaki siciline yeni bir utanç olarak eklenmiştir” dedi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de, sosyal medya hesabından saldırıyı kınadı, İsrail makamlarının basına yönelik öfkesinin, kendi eylemlerine dair suçluluk duygusunu yansıttığını kaydetti.