Bu yıl dünyanın farklı ülkelerinde gerçekleştirilecek seçimler, demokrasinin en önemli testi olarak görülüyor. 60’ın üzerinde ülkede, dünya nüfusunun yarısının sandıklara gideceği bu yıl, küresel siyaset açısından önemli bir dönemeç olacak.
Can Çırnaz – Yeni yıl tüm dünyada seçimler açısından hem çok yoğun hem de önemli bir dönemeç olacak. Dünya’nın çok sayıda ülkesi için 2024 bir seçim yılı. Bu ülkelerin siyasi arenadaki önemi, seçimlerden çıkacak sonuçların küresel etkileri olmasına neden olacak. Seçime gidecek ABD, Meksika, Hindistan, Almanya, Rusya, İngiltere gibi ülkelerin dışında Avrupa Birliği de bulunuyor. Seçim furyası Ocak ayında Tayvan ile başlayacak. Yılın en önemli seçimi olarak gösterilen ABD başkanlık seçimi ise yılın sonunda Kasım ayında gerçekleşecek. Yaklaşık 40 ülkede ulusla seçimler yapılırken, yerel seçimler de dahil edildiğinde ülke sayısı 60’ın üzerine çıkıyor.
ABD merakla bekleniyor
ABD’deki seçim küresel olarak tartışmasız biçimde en büyük öneme sahip olan. Zira dünyanın en güçlü ülkesinin yönetiminin nasıl bir anlayışın elinde olduğu tüm dünya ülkelerini ilgilendiren ve etkileyen bir durum. Eski başkan Donald Trump’ın yeniden seçimi kazanma ihtimali, tüm dünyada hem endişelere, hem de fırsat kollayan ülkelerin ellerini ovuşturmasına neden oluyor. Trump’ın aşırı İsrail yanlısı tutumu, Gazze’deki durumu derinden etkileyebilecek bir unsur olarak öne çıkarken, Çin ile yaşadığı büyük çekişme, küresel boyutta rahatsızlıklara neden olabilir. Trump’ın olumsuz NATO politikası da bir diğer endişe yaratan durum. Rusya ise Ukrayna işgaline ve insan hakları ihlallerine karışmayacak olan Trump’ın gelmesinden en çok memnuniyet duyacak ülke olarak dikkat çekiyor.
Seçimlerin yapılacağı bir diğer çok önemli ülke Rusya. Ancak ülkede Devlet Başkanı Vladimir Putin’in karşısına ciddi bir adayın çıkmasına izin verilmemesi, seçimin heyecandan uzak ve sonucu kesin bir süreç olmasına neden oluyor. Muhalif lider Aleksey Navalniy, Sibirya’da bir hapishanede tutuluyor. Putin’in 2036’ya kadar iktidarda kalmasının ise önü açık.
Avrupa’da değişim
İngiltere’de ise önemli bir değişimin yaşanması bekleniyor. Zira anketler, Keir Starmer liderliğindeki muhalefetteki İşçi Partisi’nin Muhafazakarları yeneceğine işaret ediyor. İşçi Partisi ülkeyi en son 2010 yılında yönetiyordu. O dönemden beri Muhafazakarlar yönetimde ve bu yıl bu durum değişebilir.
Avrupa Birliği (AB) de Avrupa Parlamentosu seçimlerine gidiyor. Haziran’da yapılacak seçimlerde aşırı sağcı ve milliyetçi partilerin güç kazanması beklenirken, bu durumun AB’nin geleceğiyle ilgili kaygıları artırdığı ifade ediliyor. AB üyesi ülkelerde aşırı sağcı ve milliyetçi partilerin nüfuz kazanması, bu durumun sinyallerini uzun yıllardır veriyor.
Seçim gerçekleşecek ülkelerin küresel öneminin dışında nüfusları da dikkat çeken bir diğer unsur. Bu yıl dünya genelinde başkanlık, parlamento ve bölgesel seçimlerde 4,2 milyar insanın oy kullanacağı tahmin ediliyor. Seçim gerçekleşecek ülkelerin toplam nüfusu dünya nüfusunun yarısına denk geliyor. Özellikle Hindistan, ABD, Endonezya, Pakistan, Brezilya ve Bangladeş gibi ülkeler bu sayıyı ciddi oranda yükseltiyor.
Jeopolitik satranç
Seçim yapılacak ülkelerin jeopolitik önemleri de küresel düzeni değiştirebilecek nitelikte. Uluslararası ilişkiler açısından ilk önemli seçimler 13 Ocak’ta Tayvan’da yapılacak. Tayvan’ı kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak gören Çin, bu seçimleri “savaş ve barış arasında bir seçim” olarak nitelendirdi. Çıkacak sonuç, Çin ile Tayvan arasında bir savaşa dahi yol açabilir. Tayvan’ı koruyacağını belirten ABD’nin duruma dahil olmasının, sonuçları kestirilemeyecek bir gerilimi başlatması beklenir. Bir diğer en önemli seçim Hindistan’da. Nüfus nedeniyle ülkedeki seçim birkaç güne yayılıyor. ABD’nin Çin ile bir denge politikası yürütmesini sağlayan Hindistan’da olası bir görev değişiminin küresel açıdan ciddi sonuçları olabilir. Bununla birlikte Başbakan Narendra Modi anketlerde şimdilik açık ara önde.
Demokrasi paradoksu!
Farklı ülkelerde gerçekleştirilecek seçimler, dünyada demokrasinin de geleceği açısından büyük önem taşıyor. Bloomberg Başanalisti Jennifer Welch, dünyanın jeopolitik açıdan belki de son bir neslin en çalkantılı yılıyla karşı karşıya olduğunu söylüyor. Seçime giden en yüksek nüfuslu ülkelerden olan Bangladeş’te muhalefet adil bir seçim yapılamayacağı gerekçesiyle boykot kararı aldı. Birçok ülke demokrasi konusunda gerileme yaşıyor. Bu da ilginç bir paradoksa yol açıyor. Bu yıl rekor sayıda insan demokrasinin en önemli unsurlarında biri olan seçimlerde oy kullanacak. Buna rağmen seçimlerin sonuçları demokrasi konusunda bir gerilemeye sebep olma ihtimali taşıyor.
Konuyla ilgili konuşan Nobel Barış Ödülü sahibi Filipinli gazeteci Maria Ressa “2024’ün sonunda demokrasinin hayatta kalıp kalmadığını göreceğiz” ifadelerini kullandı. Bununla birlikte bu konuda dikkat çekilmesi gereken bir durum, demokrasinin hala ne kadar genç olduğu. Zira bu yıl seçime gidecek ülkelerin önemli bir kısmında seçmenin bir bölümü (bazı örneklerde tamamı) demokrasinin olmadığı dönemleri hatırlıyor. Bu da günümüzde ‘vazgeçilmez’ olarak görülen ve sanki ‘her zaman vardı’ gibi davranılan demokrasinin aslında ne kadar yeni olduğuna ışık tutan bir gösterge olarak dikkat çekiyor.