Polis memuru arkadaşının ölümüne dövünerek ağlamıştı, katil kendisi çıktı

İstanbul Kartal’da 2 yıl önce polis memuru Osman Yalınkaya’nın ormanlık alanda yaralı halde bulunduktan sonra tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesine ilişkin açılan davada tutuklu sanık Mahmut Sezgin hakkında 25 yıl hapis cezasına hükmedildi. Yalınkaya’nın çocukluk arkadaşı olan öğretmen Mahmut Sezgin’in iki yıl önce yaşanan olayda dövünerek ağladığı görüntüleri kameralara yansımıştı.

Polis memuru arkadaşının ölümüne dövünerek ağlamıştı, katil kendisi çıktı
Yayınlama: 15.06.2023
A+
A-

Kartal’da, polis memuru Osman Yalınkaya’nın ormanlık alanda yaralı halde bulunduktan sonra tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesine ilişkin açılan davada tutuklu sanık Mahmut Sezgin hakkında 25 yıl hapis cezasına hükmedildi.

GÖZYAŞLARINA BOĞULMUŞTU

Polis memuru Osman Yalınkaya’nın çocukluk arkadaşı olan öğretmen Mahmut Sezgin, iki yıl önce Yalınkaya’nın hayatını kaybettiği olayda gözyaşlarına boğulduğu anlarla kameralara yansımıştı.

“MAHKEME HEYETİNİN VİCDANINA GÜVENİYORUM”

İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki karar duruşmasına tutuklu sanık Sezgin ile maktul Yalınkaya’nın ailesi ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada savunmasını yapan Sezgin, beraatini ve tahliyesini talep ederek, “Önce Allah’a sonra mahkeme heyetinin vicdanına güveniyorum.” dedi.

İNDİRİM UYGULANMADI

Kararı açıklayan mahkeme heyeti oy çokluğu ile tutuklu sanık Mahmut Sezgin hakkında “kasten öldürme” suçundan önce müebbet hapis cezası verdi. Cezanın sanığın kişisel ve sosyal durumu, geleceği üzerindeki etkileri nedeniyle takdiri indirim uygulanmasına karar veren mahkeme Sezgin’i 25 yıl hapis cezası verilmesini kararlaştırırken cezada başka bir indirim uygulamadı. Üye hakim Fatih Taşdemir ise karara sanığın beraat ve tahliye edilmesi gerektiği yönünde muhalefet şerhi koydu.

Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılmamış olayların ve iddiaların sanığın aleyhine yorumlanıp mahkumiyet hükmü kurulamayacağını belirten hakim Taşdemir, “Ceza mahkumiyeti herhangi bir ihtimale değil kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.” ifadelerini kullandı.

“Bir davada yargılanan sanık hakkında mahkumiyet kararı verilebilmesi için mahkumiyete yeter nitelikte kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil bulunması şarttır” değerlendirmesinde bulunan Taşdemir, şerhe ilişkin şunları kaydetti:

“Dava dosyasında yapılan incelemede, dava dosyasında mevcut 25 Nisan 2022 tarihli Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun mütalaasında kişinin ölümüne neden olan atışın ölen Osman Yalınkaya’nın kendisi tarafından mümkün olduğu ancak aynı mesafeden bir başkası tarafından da atışın yapılmasının mümkün olabileceği, bu hususta kesin bir değerlendirme yapılamadığının belirtilmiş olması yine dava dosyasında mevcut Polis Kriminal Laboratuvar Müdürlüğünün uzmanlık raporları ile Adli Tıp Kurumunun raporlarında el svaplarına ilişkin çelişkili ifadelerin bulunmuş olması, sanığın en başından itibaren istikrarlı olarak üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiş olması bir bütün halinde değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve yeterli delillerin dava dosyasında mevcut olmadığı, ‘Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereğince şüpheli durumların sanık aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü tesis edilemeyeceği dikkate alındığında sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olmadığından ve şüphe boyutunda kaldığından, sanığın beraatine ve tahliyesine karar verilmesi gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun kararına iştirak etmiyorum.”

Osman Yalınkaya

ÇOCUKLUK ARKADAŞIYDI

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, polis memuru Osman Yalınkaya ile öğretmen sanık Mahmut Sezgin’in çocukluk arkadaşı oldukları, olay tarihi 12 Ocak’a kadar irtibatlarının kopmadığı belirtilmişti.

Tarafların devlet memuru olduklarından eşleri adına açtıkları Tuzla ve Kartal’daki anaokulunu birlikte işlettikleri kaydedilen iddianamede, olay tarihinde Yalınkaya’nın, sanık Sezgin’i 2 defa aradıktan sonra yanına gittiği, ikilinin daha sonra birlikte Yakacık Çarşı Mahallesi Orman Yolu üzerinden Kartal’a geldikleri, burada işlettikleri anaokulu nedeniyle tartıştıkları, sanığın polis memuru Yalınkaya’ya ait silahla ateş ettiği ifade edilmişti.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü Parmak İzi Geliştirme Laboratuvarı Büro Amirliğinin tabanca ve şarjörde parmak izi tespit edilemediğinin belirtildiği iddianamede yer alan raporda, “Maktul kendisini vurmuş olsaydı tabancada parmak izi çıkması gerekmektedir. Kaldı ki maktulün beylik tabancası olduğundan maktulün parmak izinin çıkması gerekirdi. Şüphelinin maktulü beylik tabancasıyla vurduktan sonra tabancadaki parmak izlerini sildiği anlaşılmıştır.” ifadelerine yer verilmişti.

İddianamede bu kapsamda sanık Sezgin’in “kasten öldürme” suçundan müebbet hapisle cezalandırılması talep edilmişti.

Kaynak: / Büşra Çoban – Güncel

İstanbul 3. Sayfa Güncel Haberler

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.