Geçen hafta Dubai’de başlayan İklim Konferansı’ndan beklenti büyük ama şu ana kadar görünen o ki Dubai’de yine her koyun kendi bacağından asılıyor.
SERVET YILDIRIM – Önceki COP’larda petrol ve kömür gibi fosil yakıtların tüketiminin azaltılması öngörülmüştü. Dubai’de birçok ülke bu kararı hatırlatıp buna uygun aksiyon alınmasını isterken, dev petrol şirketlerinin yöneticileri fosil yakıta odaklanmak yerine emisyonun aşağı çekilmesine odaklanılmasını istediler. Yani bir yanda fosil yakıtların devre dışı bırakılmasını bir yanda ise azaltılmasını savunanlar var.
İtibarlı raporlara göre fosil yakıt üretimi olması gerekenin çok üzerinde seyrediyor. En büyük 20 üreticiden hiçbiri şu ana kadar üretimi 1,5 derece hedefi ile uyumlu olarak azaltmayı taahhüt etmedi. Oysa zirvenin başarısı birçok kişiye göre fosil yakıtların devre dışı bırakılmasına neden olacak kararların alınabilmesidir.
İklim zirvesi geçen hafta fosil yakıt tartışmalarının gölgesinde başladı. 12 Aralık’ta sona erecek konferansa yaklaşık 200 ülkeden onlarca lider, yüzlerce hükümet görevlisi ve binlerce delege katılıyor. Konferansta iklim sorununa çare aranıyor.
Kümes, tilkiye emanet
Konferansa ilişkin çok önemli eleştiriler vardı. Bunların en başında geliri tamamen petrolden gelen bir ülkede yapılması ve toplantıya dünyanın önde gelen petrol ve gaz şirketlerinden birinin CEO’sunun başkanlık yapmasıydı. Yani tilkiye kümes emanet edilmişti. Çünkü toplantılara yani COP28’e BAE Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sultan al-Jaber başkanlık yapıyor. Al-Jaber aynı zamanda Abu Dhabi National Oil Company (ADNOC) isimli dev petrol şirketinin CEO’su. Üniversiteyi de bu şirketin bursu ile okumuş. Gerçi şimdi yenilenebilir enerji şirketinin de kuruluşunu yapıyor ama orada asıl mesele ADNOC. Al-Jaber’in yönetiminde ADNOC son yıllarda gaz ve petrol alanından önemli genişleme yatırımları yaptı. ADNOC çevreyi kirleten şirketlerden biri hatta önde gelenlerinden. Bir hesaba göre ADNOC’un gelecek 6 yılda üreteceği karbon emisyonunu yakalamak 343 yıl gibi çok uzun bir süreyi alacak.
Yani dünyanın temiz enerjiye geçişe ihtiyacı olduğunun COP’larda karara bağlandığı sırada o şirket ve CEO’su kirleten enerjinin payını artırıyordu.
Medyada yer alan haberlere göre BAE bir yandan en üst düzey iklim konferansına ev sahipliği yapıyor, öte yandan bu toplantıyı kullanarak gaz ve petrol konusundaki yeni yatırımlar için lobi yapmaya çalışıyor. Ekibi tarafından hazırlanan ve medyaya sızan konuşma notlarına göre başkan şapkası ile yer aldığı toplantıda al-Jaber gaz ve petrol yatırımları için ikili görüşmeler yapacakmış.
Oysa COP28 küresel sıcaklıkların rekor seviyelere ulaştığı ve aşırı hava olaylarının can ve mal kayıplarına yol açtığı bir dönemde umut bağlanan en kritik buluşma. Böyle bir toplantının, geliri tamamen kirleten fosil yakıtlara dayalı bir ülkede yapılması yanlış olmuş. Kısacası, zirveye ev sahipliği yapacak Birleşik Arap Emirlikleri’nin bir petrol ülkesi olması zirvenin başarısına dair beklentileri de zayıflatıyor. Çünkü sera gazı emisyonlarının sınırlanması ve azaltılması için atılacak temel adım fosil yakıt, yani petrol, gaz ve kömür kullanımının azaltılarak sonlandırılması.
En somut adım Paris’te atıldı
Genelde COP’lardan beklenti büyük olur. Ve bazılarından çok önemli sonuçlar çıkar, insanlık tarihine damga vurur. Mesela Kyoto’da yapılan COP’ların üçüncüsünde ünlü Kyoto protokolü ortaya çıkmıştı. Paris’te yapılan COP21’de ise Paris İklim Anlaşması imzalandı. Bu tarihi anlaşma küresel ısınmaya karşı atılan en güçlü ve somut adımdı. Evrenseldi ve bağlayıcıydı. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı uyum kabiliyetinin ve iklim direncinin artırılmasını, küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulmasını, ayrıca bu artışın 1,5°C’nin altında tutulmasına yönelik küresel çabaların sürdürülmesini hedef olarak belirlemişti. Her ülkeye karbon salımını azaltmak için hedefler koyma yükümlülüğü getirmiş ve bu hedeflerin beş yılda bir gözden geçirilmesini istemişti. Dünyanın düşük sera gazı emisyonu yayacak bir kalkınma modeline geçişi öngörmüş ve bu geçişin finansmanının sağlanmasını hedeflemişti.
Glasgow’da yapılan COP’ların 26’ncısında ise bazı kritik konularda ilerleme kaydedildi, daha da önemlisi “1,5 derece” hedefi korunmaya devam edildi. Özellikle temiz enerjiye geçiş ile zarar ve kayıpların finansmanı ve küresel ısınmadan en fazla zarar görecek olan ülkelerin talepleri konusunda ilerleme oldu. Kömür kullanımının ve fosil yakıt sübvansiyonlarının tedricen azaltılması, ormansızlaştırmanın önlenmesi gibi konularda kâğıt üzerinde de olsa ilerlemeler kaydedildi.
COP’ların 31 yıllık tarihi
COP’ların başlangıcı 31 yıl öncesine gider. 1992’de 150’den fazla ülke İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler Çerçeve Anlaşması’nı imzaladı. Böylece iklim değişikliğine karşı küresel çapta harekete geçmeyi destekleyecek önemli bir süreç başladı. İmzacı ülke delegeleri yani anlaşmanın tarafları her yıl bir konferansta toplanmaya başladılar. Bu toplantılara “Tarafların Konferansı” (Conference of Parties) yani COP denildi. İlk COP 1995’te Berlin’de gerçekleştirildi.