Hakkari’de Cilo Dağları’nda kırılan buzulların arasına düşen Hakime Koç ve Mehmet Aydın’ın cansız bedenlerine ulaşıldı. Eşi Kemal Avcu ile birlikte yaralanan Gülay Avcu düştükten sonra eşiyle helalleştiğini belirterek, “Üzerinde durduğum buz kütlesi ise 2 ayağımın sığabileceği kadardı. Sağım solum uçurumdu. Kaysam direk aşağı düşeceğim. Tam bilincimi kaybetmişim eşim yardım çağırmış. Yere düşecekken geldiler.” dedi.
Hakkari‘de Cilo Dağları’nda kırılan buzulların arasında mahsur kalan Hakime Koç ve Mehmet Aydın’ın cansız bedenlerine ulaşıldı. Olaydan eşi Kemal Avcu ile birlikte yaralı olarak kurtulan Gülay Avcu, “Üzerinde durduğum buz kütlesi ise 2 ayağımın sığabileceği kadardı. Sağım solum uçurumdu. Kaysam direk aşağı düşeceğim. Tam bilincimi kaybetmişim eşim yardım çağırmış. Yere düşecekken geldiler.” diyerek gözyaşları içinde yaşadıklarını anlattı.
Hakkari’de Cilo Buzulları bölgesinde kırılan buzulların oluşturduğu çukura düşen 4 kişiden 2’si ilk gün sağ kurtarılmış, kaybolan Hakime Koç ve Mehmet Aydın’ın bulunması için de arama kurtarma çalışmaları aralıksız sürdürülmüştü. Bugün de sabahın erken saatlerinde Şırnaklı coğrafya öğretmeni Mehmet Aydın ile Adalet Bakanlığında memur olarak çalışan Hakime Koç için yürütülen arama kurtarma çalışmaları sonuç verdi. İstanbul, Sakarya ve Bursa’dan gelen mağara, dağcı ve buzul tırmanışçı ekiplerin de katıldığı çalışmalar sonucunda Hakime Koç ve Mehmet Aydın’ın cansız bedenine ulaşıldı.
Olayda yaralanan Kemal Avcu taburcu edilirken, eşi Gülay Avcu’nun Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi Ortopedi Servisi’ndeki tedavisi devam ediyor. Olay anını gözyaşları içinde anlatan Gülay Avcu, bölgeye 18 kişilik bir ekiple birlikte gezmeye gittiklerini söyledi.
Eşi ile birlikte buzulları gördüğünü ve gittiğini belirten Avcu, “Oraya vardık. Sonra 4 arkadaş ile birlikte düşmeye başladık. Düşme anı çok kötüydü. Hepimiz aynı noktaya düştük. Kalça kemiklerim kırıldığı için çok kötüydüm. Eşim beni ayağa kaldırdı. Sonra ben yürüyemediğim için eşim beni 2-3 metrelik bir buz kütlesinin üstüne sürükledi. Bir arkadaş daha vardı eşim onu çıkarmaya çalıştı. Fakat onu çıkaramadı. Başka bir arkadaş daha vardı Hakime… o direkt bayılmıştı” dedi.
Düştükten sonra eşiyle helalleştiğini anlatan Avcu, “Artık öleceğiz dedik ve eşimle helalleştik. Sonra ‘Sen çıkabilirsin git yardım çağır’ dedim. Ben de o sırada kendimi ısıtmaya çalışıyordum. Çünkü şelalenin suyu ve rüzgar da artmaya başladı. Daha çok üşümeye başladım. Sonra eşim bana yukarıdan kıyafetler atmaya başladı. Onları giyinmeseydim zaten donarak ölürdüm. Eşime de sürekli helikopter çağır diyordum. O da 5-10 dakika diyerek beni motive etmeye çalışıyordu.” ifadelerini kullandı.
Belli bir süre geçtikten sonra ellerinin donmaya başladığını anlatan Avcu, daha sonra kendine vurmaya başladığını belirterek, şöyle konuştu: “Artık ellerim de donunca hayatta kalabilmek için ben de kendime vurmaya başladım. Kendi kendimi motive ediyordum bu şekilde ölemem diye. Ölmek istemiyorum diye de Allah’a dua ediyordum. Üzerinde durduğum buz kütlesi ise 2 ayağımın sığabileceği kadardı. Sağım solum uçurumdu. Kaysam direk aşağı düşeceğim ve beni kurtaramazlar kesinlikle. Tam bilincimi kaybetmişim eşim yardım çağırmış. Yere düşecekken geldiler. Halatla beni bağladıklarını hatırlıyorum. Sonra beni yukarı çekerlerken bir yere çarptığımı hatırlıyorum. Sonra eşim beni çağırıyordu ama ben o şokun etkisiyle onu tanımıyordum. Gözümü hastanede açtım. Diğer arkadaşlar için de çok üzgünüm. Eşim olmasaydı ben kurtulamazdım. Birde beni iple bağlayan adama hayatımı borçluyum. Kimsenin başına gelmeyen olay bizim başımıza geldi. İnşallah bundan sonra daha tedbirli olunur.”
Yaralı olarak kurtulan ve tedavisi tamamlandıktan sonra taburcu edilen eşi Kemal Avcu ise Adıyaman’dan geldiklerini ve tura katıldıklarını söyledi. O anları anlatan Avcu, “Buzların üzerindeydik sonra kendimizi boşlukta gördük. Aşağı düşünce baygınlık geçirmedim hemen çevreme baktım. Eşim hemen arkamda yatıyordu. Yanına gittim, bana ‘Kalçam kırık’ dedi. Buz kütlesinin içine düştük, su hemen yanımızda akıyordu. Diğer arkadaşımın da elinden tuttum çektim çıkaramadım. Gülay’ı da yukarı çıkarmaya çalıştım ve yukarıda güvenli bir yere kadar ittim. Güvenli bir yerde kalması gerekiyordu. Çünkü hemen yanımızda şelale vardı. Aksi takdirde donarak ölürdü. Ben yukarı çıkarmak için denedim ve yukarı çıktım. Arkadaşlardan hemen elbise aldım. Kendisine verdim, giymeye, sarmaya çalıştı. Kırık olduğu için yukarı getiremiyordum. Ekipler gelinceye kadar beklemesi gerekiyordu ve sağ olsun geldiler” şeklinde konuştu.
Eşinin helallik istediği o anlarda ölmeyi düşündüğünü fakat cenazelerinin bulunmamasından tedirginlik yaşadığını da anlatan Avcu, “Hiç olmazsa bulacakları bir yerde olalım, cenazelerimiz bulunsun istiyordum. Ekipler gelinceye kadar da Gülay bir iki dakika kendisini kaybetmişti ve neredeyse düşecekti. Düşseydi zaten uçuruma gidecekti. Sonra arkadaşlar geldi ve aşağı indiler ve büyük bir mücadele ile yukarı çıkarıldı. Yukarıda da çok iyi bir ilk yardım uygulandı. Bu yapılmasaydı çok kötü olacaktı. Doktorlar vardı ve hemen yardımımıza koştular. Onlar da hemen müdahalede bulundu. İlk yardımı yaptılar. İki kişi için de çok üzgünüm keşke onlar da kurtulsaydı. Ailelerine başsağlığı diliyorum.” dedi.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel