ABD basını, Hamas’ın İsrail’e olan saldırısı sonrası İran’ın nasıl küresel güçlerle beraber hareket ettiğini ve hem Orta Doğu’daki savaşa hem de Ukrayna’daki işgalde nasıl rol aldığını yazdı. Fransız diplomat ise Washington-Tahran arasındaki ilişkiyi tek cümleyle özetledi.
ABD yönetimi geçtiğimiz yaz İran ile olası bir çatışmanın uzak olduğuna inanıyordu. İran’ın Hamas, Hizbullah ve Husilere verdiği destekler sınırlı gözüküyor hatta Tahran yönetimi Uranyum zenginleştirmesini bile yavaşlatmıştı. İran-ABD kanadındaki ikili ilişkilerin iyileşmesini İran’da cezaevinde tutulan ve Katar’ın aracılık ettiği bir anlaşma kapsamında serbest bırakılan beş ABD vatandaşı takip etti, mahkumlar 18 Eylül’de serbest bırakıldı. Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırması, Husilerin ise Kızıldeniz’deki uluslararası ticareti aksatması ve bölgedeki gemileri rehin alıp saldırılar düzenlemesi Washington ile Tahran’ı tekrar karşı karşıya getirdi. Lübnan’dan Kızıldeniz’e ve Irak’a kadar çok sayıda saldırı düzenleyen İran’ın vekil gücü Husiler, geçtiğimiz hafta içinde iki kez ABD güçleriyle doğrudan çatışmaya girdi.
Amerikalı ve Avrupalı istihbarat yetkilileri İranlıların ABD ya da İsrail ile doğrudan bir çatışma istediklerine inanmadıklarını söylüyorlar ki bunun iyi sonuçlanmayacağını düşünüyorlar. Ancak Tahran kanadı, vekil güçlerini kullanarak sınırları zorlamaya devam ediyor. 2015’te İran ile imzalanan nükleer anlaşmanın müzakerelerinde yer alan üst düzey Fransız diplomat Nicolas de Rivière konuyla ilgili yaptığı açıklamada “En başa döndük” dedi.
İKİ SÜPER GÜÇ HEM MÜTTEFİĞİ HEM DE MÜŞTERİSİ
İran’ın Rusya’ya yaptığı yardımların kapsamının dramatik bir şekilde genişlemesi de sorunun karmaşıklığını arttırıyor. Ukrayna’ya karşı kullanılmak üzere Rusya’ya Shaded-135 intihar SİHA’larını satan İran, şimdi de Moskova’ya kısa menzilli füzeler göndermeye hazırlanıyor. İran artık izole bir ülke olarak görmüyor, çünkü geçmişte olduğu gibi Çin ve Rusya karşısında değil bu sefer yanında yer alıyor. Bu bağlamda İran birdenbire iki süper güce sadece müttefik olarak değil, aynı zamanda yaptırımları delen müşteriler olarak da sahip oldu.
HER YÖNDEN SALDIRILAR
Amerikalı istihbarat yetkilileri İran’ın Hamas’ın İsrail’deki saldırısını teşvik etmediğini ya da onaylamadığını ve muhtemelen saldırıdan haberdar bile olmadığını söylüyor. Hamas, İsrail ve Batı istihbaratının İran’a ne kadar derinlemesine nüfuz ettiği düşünüldüğünde, saldırı haberinin İran’dan sızacağından korkmuş olabilir. Ancak Amerikalı yetkililer İran’ın vekil güçlerinin birçoğu üzerinde operasyonel kontrolü olmadığını söylüyor.
KIZILDENİZ’DEKİ KÜRESEL KRİZ
7 Ekim tarihinde başlayan ve kısa sürede bütün bir bölgeye yayılan savaşın en kritik konumlarından biri Kızıldeniz. Husiler “İsrail gemileri” olduğunu düşündükleri birçok gemiye saldırarak ele geçirdi dahası ABD dahil olmak üzere birçok ülkenin gemisine de İHA fırlattı. ABD donanması geçen hafta sonu saldırıya uğrayan bir Maersk kargo gemisini kurtarmaya geldiğinde Husiler donanma helikopterlerine ateş açtı. Helikopterin de karşılık vermesiyle çok sayıda husi savaşçısı yaşamını yitirdi.