Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven’den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!

Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Fenerbahçe deplasmanda Konyaspor ile 0-0 berabere kaldı. Spor yazarları Konyaspor-Fenerbahçe karşılaşmasını değerlendirdi.

Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven’den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!
Yayınlama: 07.05.2024
A+
A-

Fenerbahçe, Süper Lig’in 35. haftasında Konyaspor deplasmanında 2 puan kaybetti ve zirvede puan farkı 6’ya yükseldi. Spor yazarları, Konyaspor-Fenerbahçe maçını değerlendirdi.

Milliyet’in usta kalemlerinden Ercan Güven, Galatasaray ile oynanacak derbi hakkında “En iyisi Başkan Ali Koç’un yarım bıraktığı protestoya devam edip derbide takımı sahadan çekmesi galiba. Hiç olmazsa sezon işe yarasın!” ifadelerini kullandı.

Spor yazarlarının görüşleri şu şekilde:

ERCAN GÜVEN – DERBİYE U19 İLE ÇIKIN

Süper Kupa’ya “vatanı- milleti-futbolu” düşünüp protesto için U19 ile çıkan Fenerbahçe, artık biraz da kendini düşünsün ve Galatasaray derbisinde aynı işlemi tekrarlayıp, hem sezonu ezeli rakibi karşısında ezilip fark yiyerek bitirmesin, hem de protestosunu derinleştirsin. Namı yürüsün!

Çünkü rakibinin ivmelenip farkı açtığı sezonun son dönemecinde “Fenerkülçe” olmuş Fenerbahçe takımı! Konyaspor’un golü ofsayt olmasa durum daha da trajik hale gelecekti ama bu kadarı bile yetti milyonlarca Fenerbahçeliye…

Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven'den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!

Zirveye ve Süper Lig’e tutunmak gibi zıt yönlerde olsa da sezon itibarıyla her iki takım öylesine ağır “varoluş problemleri” içindeydi ki, özellikle ilk yarıda sahada futbolun “yok olup” yerini gerginliğe bırakması doğaldı.

Başta Konyaspor, Ali Çamdalı’nın oyuncu tercihleriyle iyice sertleşmiş, maçı hemen koparmak için ilk çeyrekte Fenerbahçe yarı sahasına yerleşmişti.

İlk yarının kalan süresinde Fenerbahçe topa sahip olup maça ağırlığını koydu. Fakat Konyaspor merkezindeki boşluğu değerlendirmek yerine kanatlardan gitmek istediği ve rakip topu kaybedince hızla topun arkasına geçtiği için Tadic’in, Mert Hakan’ın ve Dzeko’nun denemelerine rağmen gol atamadı.

Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven'den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!

İkinci devre başlarken rakip kaledeki fırsatları değerlendirmeye mecbur olduğunu anlayan İsmail Kartal, Batshuayi-Mert Hakan değişikliği yaptı. Yabancı sayısı yüzünden Becao ile Çağlar’ı da değiştirmek zorunda kaldı. Oysa altı dakika sonra Osayi sakatlanıp yerini Mert Müldür’e bırakacaktı. Dakika geçmeden bu kez öndeki büyük umut İrfan Can sakatlandı, yerini maç başına bir depar atabilen Cengiz’e bıraktı. Şansı da yok Fenerbahçe’nin yani!

Değişikliklerden sonra Cengiz ve Szymanski dışında daha efektif bir Fenerbahçe vardı sahada. Ancak moral yoktu. Belli ki, ezeli rakibe rekorları, averajı, malı-mülkü kaptırdığından beri yerlerdeydi o.

Fenerbahçe golsüzlüğünün teknik açıklaması, Konyaspor kalecisi Slovik’in sağlam refleksleri ve kanat ortalarının Batshuayi yerine son dokunuşta yaşadığı sıkıntı süren Dzeko’ya denk gelmesi şeklindeydi. İşin psikolojik boyutunu ise İsmail Kartal’a, Ali Koç’a sormak lazım.

Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven'den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!

On dakika kala “patron çıldırdı” ve son değişiklik hakkını kullanarak Tadic’i çıkarıp Serdar Dursun’u aldı; üç santrafor yaptı takımı İsmail Kartal. Hem de formunun dibine inmiş Szymanski orada öyle dururken. Orkestraya 24 kemancı koyarak “çok sesli müzik” yaptığını sanan arabeskçi fantezisi gibi!

Şimdi Galatasaray bir yenilecek, bir de Fenerbahçe’ye yenilecek! Kartal’ın matematiği böyle.

En iyisi Başkan Ali Koç’un yarım bıraktığı protestoya devam edip derbide takımı sahadan çekmesi galiba. Hiç olmazsa sezon işe yarasın!

BURCU KAPU – BU NE YAMAN ÇELİŞKİ

Kadro kalitesi bir Sivas olmasa da 5-4-1 dizilip kalabalık savunup kontra kovalayan görüntüsüyle Konyaspor, tahmin edilmesi kolay bir planla sahadaydı. İsmail Hoca ise Fred’i ön liberoya çekip, Mert Hakan ve Szymanski’den iki 8 numara beklentisiyle maça çıktı. Hücumda kilit paslarıyla meşhur Fred geriye gömülüp, Konya ise merkezde adam adama oynayınca, ilk yarı hücuma yerleşemeyen, durağan bir Fenerbahçe izledik.

Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven'den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!

Sezonun ilk yarısı ve ikinci yarısı arasında Fenerbahçe’de değişen çok konu var. Bunlardan biri de stoperleri ileri çıkartıp oyunu daraltmaktan tedirginlik duyması. Halbuki ilk yarıdaki boğucu oyunun ana unsuru daha dar alanda, daha baskılı, tamamlanamayan her hücumu yeniden merkezde hücuma doğuran bir oyun anlayışının olmasıydı. Bir klişe olacak ama o günlerde hücum gerçekten savunma çizgisinden başlıyordu Fenerbahçe’de.

Dün ise geride savunma, kanatlara deplase olan Mert Hakan ve Szymanski, uzun paslar ve 6 numaraya hapsedilen Fred’in gücünden mahrum kalma senaryosunda Dzeko da ön bölgede tek başına kaldı. Diyebilirsiniz ki Dzeko da daha çok derine gelip bağlantı yapsaydı, ben de size derim ki 38 yaşında bu sezon 44. maçına çıkan adam ön liberoya kadar mı gelsin? Son düzlükte hala santrforda Dzeko tercih edecekseniz, arkasında rakip kaleye yakın oynama konforu sağlayacak bir 10 numara veya ikinci bir forvet koymalısınız.

Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven'den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!

İsmail Hoca da ikinci yarı bu takviyeyi yapmak istedi ancak Batshuayi’yi oyuna sokabilmek için yine stoper ikilisini bozmayı tercih etti. Tam yerli-yabancı tutturdum derken sezon klasiği olarak Osayi ve İrfan’ın sakatlanmasıyla bir anda sahada yerli sayısı arttı. Sonrası mı? Son dakika ofsayttan dönen Konya’nın golünü saymazsak, ilk yarıyla aynı, Fenerbahçe cephesinde yeni bir şey yok…

Bu sezonu büyük bir çelişkiyle hatırlayacağız. İsmail Hoca bu saha içi tercihleri ve bu teknik heyetiyle, ki buna sağlık ekibi de dahil nasıl Fenerbahçe tarihinde en fazla puan toplayan teknik adam olacak?

SON MAÇA KADAR SAHADA KALMAK – UZAY GÖKERMAN

Fenerbahçe, Sivas deplasmanından sonra Konya’da da 2 puan bırakarak sezonun tamamlanmasına 3 hafta kala ezeli rakibi Galatasaray’ı şampiyonluk yarışında oldukça avantajlı hale getirdi.

Her sezon travmalarına bir yenisini ekleyerek seneleri tespih tanesi dizer gibi ipe geçiriyor, Fenerbahçe. Bu yıl da öğrenilmesi; belki de yaşanması gereken yeni süreçlerle, olaylarla yüzleşti. Bunlar ders oldu mu? Bir diğer sezon tamamlanmadan anlayama şansımız yok.

Önümüzdeki yılların neler getireceğini, yaşatacağını, öğretici derslere dönüşeceğini bilemeden yeni sezonlara umutla başlıyor Fenerbahçe. Her yarışın bir kazananı oluyor; bazı takımlar kayberken de kazanmasını beceriyor.

Aslında bu çok önemli ve değerli.

Mesela Fenerbahçe adına bu yıl tüm zamanlar kıyaslandığında uzak ara rekorlarla dolu bir dönem olarak hatırlanması gerekecekken hatta sonraki sezona buradan hazır bir takım devredilmesi beklenirken yarış öyle bir finalle sona eriyor ki neredeyse tüm kazanımları yok sayacak, her şeye yeniden başlamaya neden olacak büyük hayal kırıklığına dönüşüyor.

Çünkü bu hayal kırıklığını besleyen, şampiyon olamadan geçmiş koca 10 sezon var! Rakip Galatasaray ve sezon boyunca bu yarışa dair Fenerbahçe tarafında akıllarda kalan tek şey adil olmayan bir rekabet!

Ve bir kere daha yenilgi! 2 hafta sonra Seyrantepe’de ne olacağı elbette bilinmez; iyi senaryo her şeye rağmen Fenerbahçe’nin kazanması… Ama ya kaybederse?

O gün kuşkusuz Fenerbahçe Camiası için bugünden çok daha sevimsiz bir güne dönüşecektir. Fenerbahçe sezonun ikinci yarısına hiç iyi başlamadı.

Oyunu bozuldu. Kadro olarak bir tarafta sakatlıklar diğer yanda da formsuzluklar takımın ahengini bozdu. Hiç kuşkusuz burada da bu dönemde ara ara değindiğimiz rakiplerinin maç ve takım seçen performanslarının etkileri.

Hakem kararları… Fenerbahçe’nin TFF ile girdiği polemik, mücadele… Bütün bunları Fenerbahçe’nin mazeret hanesine negatif unsurlar olarak yazabiliriz.

Ancak hayatın, yani yarışın devam ettiği, onun içinde kalmak gerçeğini de hiç unutmamak gerekiyor.

Büyük Camialar yıkılmaz, ayakta kalır veya ayakta kalmayı başaran ve becerenler büyük olarak kalır. Fenerbahçe büyüklüğünden hiçbir şey kaybetmez ona kuşku yok ancak aynı şeyi o büyüklüğü yönetmeye soyunanlar için söylemek için işte bir önceki cümlede yazdığım kriter ön plana çıkar.

Çünkü Fenerbahçe dediğimiz büyüklük dönemsel olarak kim Başkan, yönetici, teknik direktör, oyuncu, idareciyse onların bilgisi, tecrübesi, iradesi, gücü, mücadelesi, dayanımı, kararlılığı, yeteneği, becerisi, sezgisi, işbilirliği, bitiriciliği ile temsil edilir.

Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven'den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!

Fenerbahçe’de göreve talip olanlar öncelikle bunlara sahip olmalıdır. Para, şöhret, yakışıklılık, dönemin geçici boşluklarının yarattığı fırsatların bir işe yaramadığını anlamak için yaşayarak öğrenmeye ne kadar ihtiyaç olduğu gerçeği gün gibi ortada durmaktadır!

Evet, bir dolu mazereti sıralamak için sezon boyunca medyanın önüne her ay düzenli geçerek saatlerce basın toplantıları düzenlenebilir; hatta bir stadyum dolusu kongre üyesi bir araya da getirilebilir.

Orada ifade edilenler, konuşulanlar, sıralanlar birbirine eklenen zincirin halkaları gibidir ve büyük çoğunluğu zaten 3 Haziran 2018’den önceki yıllara aittir ki o tarihte zaten tüm bunları öğrenmiş ve ne yapacağını çok iyi bilerek Yönetime talip olunmalıdır.

Fenerbahçe’nin yüksek Başkanlık makamı şikayet veya basın toplantı platformu değildir. 2 Nisan 2024 günü Fenerbahçe’nin 4 Kupa kazanma şansı varken 6 Mayıs 2024 tarihinde yani 34 gün sonra elinde hiçbir şey kalmayacak hale getirmenin en azından bir açıklaması, geçmişe dair de mutlak bir özeleştirisi olmalıdır.

17 Mart Trabzon cehenneminden boyunları dik bir şekilde çıkan Fenerbahçe futbol takımının Sivasspor ve Konyaspor karşılaşmalarındaki görüntüsü, havası, haleti ruhiyesi işte o 34 günün de bir özeti gibidir. Şu gerçek unutulmamalıdır; Fenerbahçe 2006, 2010 ve 2012 sezonlarında son maçlarda şampiyonluklar kaybetmiştir ama son karşılaşma ve ana kadar mücadele etmesini becermiş, oyunda, sahada kalmıştır.

Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven'den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!

İşte girişte yazdığım en önemli detay da fark da tam budur! Fenerbahçe dün oyun olarak sayısız fırsat yakalamış olsa da oyuncuların maça başlama şekilleri, enerjileri rakibini iştahlandıracak seviyelerdeydi.

Çok az oyuncunun oyuna etki ve katkı vermeye çalıştığını izlemek kuşkusuz iyi bir görüntü değildi. Sezonun boyunun bu kadar kısaldığı bir dönemde bir teknik direktörün sahaya yerli kuralı opsiyonunu düşünmeden çıkması ve B Planına geçerken iki tercih hakkını kullanıyor olmasını anlamak için sanırım epey zaman harcaması gerekecektir.

Her şey bir tarafa her karşılaşmada en az bir sakat oyuncu verilmesi de bir başka tartışılması, düşünülmesi gereken bir sorundur. Sivasspor maçında Cengiz Ünder’in şişirdiği toplardan ders çıkarmadan, Konyaspor karşısında da tekerrürü izlemek acı bir tecrübe olarak bu sezondan geriye kalacaktır. Bir takımın kazandığı kornerleri bu kadar etkisiz kullanması çift ?? işareti olarak hafızalarımıza kazınacaktır! 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.