Lübnan da İç ve Dış Etkiler Kilit Rol Oynuyor
Lübnan, tarihi bir anayasal krizle sarsılıyor ve ülke, uzun süredir devam eden bir çıkmazın içine sürükleniyor. Önceki Cumhurbaşkanı Mişel Avn’un 6 yıllık görev süresi dolmasının ardından, 30 Ekim 2022 tarihinde görevi resmen bırakmasıyla başlayan süreç, beklenen çözümü bir türlü bulamadı. Ardı ardına yapılan 12 seçim turunda bile herhangi bir sonuç alınamadı. Son tur, Hizbullah ve müttefiklerinin desteklediği Süleyman Franciyye ile eski bakan Cihad Azur arasında yapılmıştı; ancak bu turda da cumhurbaşkanı seçilemedi.
Geçen sene, siyasetçiler, kanaat önderleri, dini liderler ve diğer ülkelerden gelen arabulucular, 2024 yılının ilk aylarında parlamento bünyesinde seçim sürecinin devam edeceğini defalarca beyan etmişti. Ancak pratikte, son gelişmeler göz önüne alındığında, yakın dönemde cumhurbaşkanlığı seçimi yönünde turların yeniden başlaması beklenmiyor.
Lübnan’ın kendine özgü demografik yapısı, siyasi makamların mezhep temsilcileri arasında dağılmasını kabul eden anayasa ve 1943 tarihli sözlü mutabakat gibi diğer kurucu belgeler, basit olması gereken bir süreci giderek daha karmaşık hale getiriyor. Lübnan içi aktörler, bu süreci kendi aralarında diyalogla yürütemedikleri için ülke dışından pek çok aktör de sürece müdahil oldu. ABD, Fransa, Katar gibi ülkeler, krizin çözümüne yönelik çeşitli girişimlerde bulunuyorlar.
Bu tablo, mevcut anayasal krizi tetikleyen iç ve dış kaynaklı pek çok etkenin olduğunu gösteriyor. Lübnan, bu zorlu sürecin üstesinden gelmek ve istikrarını sağlamak için iç ve dış aktörler arasında uzlaşma sağlayacak bir çözüm bulmak zorunda. Ancak, bu noktada belirsizlikler ve engellerle dolu bir yolun önünde duruyor.