Ortadoğu’yu dönüştüren ideoloji: Baas

Baas “yeniden doğuş’’ anlamına geliyor ve Arap ulusunun tek bir sosyalist devlet çatısı altında birleşmesini hedefleyen milliyetçi–sol bir hareket olarak tanımlıyor kendisini.

Ortadoğu’yu dönüştüren ideoloji: Baas
Yayınlama: 24.03.2024
A+
A-

HASAN MERT KAYA- Geçtiğimiz 7 Ekim’de alevlenen ve her geçen gün giderek daha da dramatik bir hal alan ve adeta İsrail’in bir soykırımına dönüşen kanlı çatışmalar bölgeyi gündemde tutmaya devam ediyor. Aslında Ortadoğu’nun dünya gündeminde hiç inmediği de somut bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Darbeler, suikastlar, savaşlar, iç çatışmalar, mezhep kavgaları, enerji krizleri, su sorunları ve derken Arap Baharı ile Ortadoğu her daim kaynayan bir cadı kazanı.

Ortadoğu’yu dönüştüren ideoloji: Baas

Kuşkusuz bölgedeki sınırların, demografik özelliklerle uyuşmayan monarşi ve dikta rejimlerinin dış güçlerce belirlenmesi bölgeyi sorunlara hamile bırakmayı hedeflemişti. Her gebeliğin günü gelince sorununu doğurması bölgenin asırlık kaderi oldu. 20.Yüzyıl’da eski Osmanlı coğrafyasının günümüzde Ortadoğu olarak tariflenen toprakların önemli bir bölümü diriliş anlamına gelen baas kelimesi ile ifade edilen düşüncenin etkisinde kalmıştı.

Dönemin Arap entelektüelleri Arap toplumlarının geri kalışını bir yönüyle Osmanlıya, bir yönüyle Avrupalı emperyalist güçlere ve kraliyet ailelerinin uhdesinde süre giden monarşi düzenine bağlıyordu. Bu düşünceden hareketle Arap toplumunu milliyetçilik ekseninde birleştirip, geçmişte olduğu gibi yeniden dünya sahnesinde kayda değer bir karar alıcı güç kılmayı hedefleyen baas düşüncesi Irak, Suriye ve Mısır’da bir dönem kasırga gibi esmişti.

Ortadoğu’yu dönüştüren ideoloji: Baas

Üç Fikir Babası Vardı

Baas fikrinin 3 fikir babası vardı: Hristiyan Ortodoks Arap Mişel Eflak, Sünni Arap Salah el-Bitar Nusayri Arap Zeki Arsuzi. Baas ‘’yeniden doğuş’’ anlamına geliyor ve Arap ulusunun tek bir sosyalist devlet çatısı altında birleşmesini hedefleyen milliyetçi – sol bir hareket olarak tanımlıyor kendisini. Arap dünyasında Birlik (Vahdet), Özgürlük (Hürriyet) ve Sosyalizmi (İştirakiye) amaçlayan hareket lâik ama dini dışlamayan bir yapıydı. Diğer bir deyişle Sosyalizmin Arap yorumuydu.

Ortadoğu’yu dönüştüren ideoloji: Baas

Mişel Eflak

Hareketin kurucularından Hristiyan Mişel Eflak’ın İslam için ‘’Arap zekasının zirvesi’’ yorumunu yapması bu noktada ilginçtir. Mişel Eflak bu hareketin efsanevi lideri olarak öne çıktı. İlginç olan her üç ismin de Fransa’da öğrencilik yapmış olmaları. Mişel Eflak 1947 yılında kurmuş olduğu Arap Diriliş Partisi’ni yine benzer fikirdeki Ekrem Havrani’nin Arap Sosyalist Partisi ile birleştirdi. Mişel Eflak 1989 yılında Irak’ta öldüğünde cenazesini dönemin Irak lideri Saddam Hüseyin ve onun sağ kolu İzzeddin el-Duri taşımıştı. Eflak’ın fikirleri özellikle Irak gençliğinde ciddi bir karşılık bulmuştu. Irak ve Suriye Baas fikrinin etkisiyle son derece hareketlenmişti.

Ortadoğu’yu dönüştüren ideoloji: Baas

Mısırlı Subaylar Darbesi

Baas ideolojisi Mısır’da da çok etkili oldu. Mısırlı subaylar 1952’de Kral Faruk’u düşürdü. Bu sırada Brezilya’da olan Eflak, yıldızı yeni parlayan Albay Cemal Abdülnasır’ın icraatlarını izliyordu. Arapları bir kasırga gibi sarsıp coşturan Cemal Abdünnasır, Baas düşüncesi ile Mısır’ın efsanevi lideri olmuştu. Nasır, 1956’da Süveyş Kanalı ve ekonomiyi millileştirince emperyalizmin saldırısına uğradı.

Suriye ve Mısır Birleşiyor

Mişel Eflak 1957’de Mısır’a gider ve bir sene sonra, Şubat 1958’de, Suriye ile Mısır bir araya gelerek “Birleşik Arap Cumhuriyeti” adını alır. Bu dönemde Suriye’de Baasçı rejim, toprak reformu ve kısmi millileştirmelerle seçkinlerin nüfuzunu kırıp, ekonomiyi devletleştirdiler. Nasır’ın önderliğinde gelişen bu süreç, Suriye burjuvazisinin, Müslüman Kardeşler örgütü ile iş birliği yaparak 1961’de bir darbe ile iktidarı alıp, Mısır’dan ayrılmasına kadar sürdü. 1963 yılında 8 Mart askeri darbesi ile Baasçılar tekrar iktidara gelir. Bu süreçte kamulaştırmalara hız verilirken, yabancılara ait petrol şirketleri ve bankalar devletleştirilir.

Öte yandan 1965’te Suriye’de 115 sanayi şirketini kapsayan büyük bir kamulaştırma hamlesi yapılır. Bu yıllar Suriye’de toprak ağaları ve büyük burjuvazi için oldukça zor geçti ama alt gelir grubundakilerde olumlu sonuç verdi.

Kendine özgü, despotik bir rejim

İsminde geçen sosyalizm ifadesine rağmen baas partileri veya rejimleri, bilimsel sosyalizmin savunuculuğunu yapmadığı gibi, güçlü bir işçi sınıfı tabanına da yaslanmadı. Gelişen sanayi ile ortaya çıkmaya başlayan orta-alt sınıftan destek gördü. Devlet mekanizmasını hızla parti devleti haline dönüşecek bir biçimde yeniden organize etti. Feodal düzenin unsurlarına karşı ülke içinde mücadele yürüttü. Baasçılık, temel olarak, sömürülmüş ve geri kalmış Arap ülkelerinde ortaya çıkmış bir ulusal solculuk olarak kendini gösterdi. Baas, Suriye’de Hafız Esad’ın ölümünden sonra da iktidarını korudu. Mısır’da da darbe yönetiminin ana omurgası baas düşüncesine dayanır. Irak’taki Baas iktidarı ise 2003 yılındaki ABD işgaliyle ve Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle son buldu.

Ortadoğu dini aidiyetten çok milliyetçi yaklaşımlardan beslenerek yeni toplum mühendislikleri denerken, Baas’ı hatırlamak faydalı olacaktır.

Ortadoğu’yu dönüştüren ideoloji: Baas

Salâh Cedid

Bu yıllar rejimdeki asker ağırlığının da arttığı yıllardı. Baas partisinden ayrılan Salâh Cedid, 1966’da M.Eflak ve Salâh el-Bitar’ı hükümetten atıp şii subaylarla birlikte iktidarı ele geçirdi. Şam yine Baasçı sloganlarla çınlıyordu: “Kolektif liderlik”, “Halkın Diktatörlüğü”…  1967 yılında Araplar İsrail karşısında tekrar yenilgiye uğrayınca bu sefer Şiiler kendi aralarında bölünmüştü. Arap-İsrail Savaşı’nda prestijini yitiren Salâh Cedid yerini yıldızı parlayan bir başka isme, Hafız Esad’a bırakır. 1970’te Esad’ın iktidarı Suriye’de yeni ama kanlı, sevimsiz bir dönemin başlangıcı oldu. Baas fikri Suriye’de doğmuş olsa da kısa sürede Arap coğrafyasında yayıldı ve özellikle Irak’ta taraftar buldu.

Baas Partisi Suriye ve Irak’ta yaptıkları devrimlerle iktidarı ele geçirdi. Daha tutucu ve ulusçu olan askeri kanadı, 1968’de Irak’ta, 1970’te Suriye’de iktidar oldu. Baasçılık önceki Arap milliyetçisi akımların aksine laik bir Arap toplumu kurmayı hedefliyordu. Ancak İslam dinini Arap milli kültürünün temel ve ayrılmaz bir parçası olarak kabul ederek İslam’a önem verdiğini de vurguluyordu.

Ortadoğu’yu dönüştüren ideoloji: Baas

Arsuzlu Zeki

Antakya Arsuzlu Zeki Arsuzi’nin de fikirleri Baasçılık hareketinin gelişiminde önemli rol oynadı. Yaşamı boyunca birkaç kitap yayımladı. Arap Dilinin Dehası adlı 1943 tarihli kitabı Genius of Arabic bunlardan en önemlisi idi. Arsuzi’ye göre Araplar geçmişteki bin yıllık süreçte kaybettikleri Arap kimliği bilincini yeniden inşa ettiklerinde tekrar birleşeceklerdi. Arap birleşmesinin anahtarı dildi.

Arsuzi, bilim dili olarak Latince yerine Arapça’nın kullanımının çok daha kolay olduğunu savunuyordu. 2. Dünya Savaşı sonrası dünyada esen sol rüzgârdan da etkilenmiş, üçüncü dünya olarak tarif edilen bu geri kalmış Arap ülkelerinde Baasçılık, emperyalizm karşıtı bağımsızlıkçı bir duruş ve Arap birliğini amaçlayan bir görüş olarak kendini ortaya koymuştu.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.