TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Güney Afrika’nın İsrail’e açtığı ‘soykırım’ davası ile ilgili açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş Türkiye olarak Uluslararası Adalet Divanı Sözleşmesi’nin 63. maddesi gereği biz de bu mahkeme süreçlerine müdahil olacağız dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) İsrail’e açtığı ‘soykırım’ davasına ilişkin, “Türkiye olarak Uluslararası Adalet Divanı Sözleşmesi’nin 63. maddesi gereği biz de bu mahkeme süreçlerine müdahil olacağız” dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya’nın oluşturduğu MIKTA’nın Meksika’nın başkenti Mexico City’de düzenlenen 10. Parlamento Başkanları Toplantısı’nda “Diyalog Yoluyla Küresel Barışın Geliştirilmesi: Parlamentolar Nasıl Etki Yaratabilir?” başlıklı oturumda konuştu.
“Birleşmiş Milletlerin üç ana sütunundan ikisi büyük hasar almıştır”
Dünyanın bu kadar önemli bir süreçten geçtiği, büyük tartışmaların, çatışmaların yaşandığı bir dönemde dünyanın farklı coğrafi bölgelerindeki MIKTA üyesi ülkelerin parlamento başkanlarının bir araya gelerek dünya sorunlarına çözüm üretmek için istişare mekanizmaları geliştirilmesinin dünya barışı bakımından önemli olduğunu ifade eden Kurtulmuş, dünyada karşılaşılan büyük sorunların önemli bir kısmının insan yapımı olduğunu, maalesef başta savaşlar, işgaller ve baskılar olmak üzere insanların ortaya çıkardığı sorunları çözmek için çok dikkatli çalışmak gerektiğini belirtti. Kurtulmuş, “Birleşmiş Milletlerin üç ana sütunundan ikisi büyük hasar almıştır. Bunlardan birisi barıştır, diğeri ise güvenliktir. Artık BM, dünyada barışı ve güvenliği tesis eden bir kuruluş olmaktan çok daha öteye gitmiştir” dedi.
Şu anda İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyadaki en önemli bölgesel çatışmalara şahit olunduğuna işaret eden Kurtulmuş, “Uluslararası raporlara göre 2023 yılında 183 bölgesel çatışmayı yaşadığımızı biliyoruz. Birçok insani krizle karşı karşıyayız. Ne yazık ki bunların çözümünde dünya ve küresel sistem artık işlevsiz hale geliyor” ifadelerini kullandı.
Ukrayna-Rusya savaşı
Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede bütün dünyayı yakından ilgilendiren iki önemli meseleye dikkati çekmek istediğini belirten Kurtulmuş, “Bunlardan birisi hemen kuzeyimizde Rusya ve Ukrayna arasında 3 yıla yakın bir süredir devam eden savaş. Bu savaşın ortaya çıkardığı ağır insani kayıplar gerçekten dünyadaki sistemi ciddi şekilde yaralamaktadır. Bu savaşı çözebilmek için BM ya da başka hiçbir uluslararası kuruluş bir perspektif ortaya koyamamaktadır” dedi.
Kurtulmuş, Rusya-Ukrayna savaşının sadece iki ülke arasındaki savaş olmanın çok ötesinde Rusya ve Batı arasında topyekun bir savaşa evrilmek gibi büyük bir risk taşıdığını da belirterek, “Ayrıca bu savaşın sadece askeri anlamda değil gıda ve enerji güvenliği anlamında da dünyaya ne büyük zararlar verdiği ortadadır. Türkiye olarak bu krizin başından itibaren karşılıklı olarak çözüme ulaşılabilmesi için her türlü görüşme ve diplomatik müzakere süreçlerini sonuna kadar açık tutmayı önemli bir hedef olarak telakki ettik. Ama ne yazık ki çok yakınlaşılmış olmasına rağmen her iki ülke arasında bugüne kadar kalıcı ve adil bir barış sağlanamamıştır” dedi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye’nin güneyinde İsrail ve Gazze arasında devam çatışmaların da sadece bölgesel bir kriz olmanın çok ötesinde küresel, topyekun bütün insanlığı ilgilendiren bir niteliğe büründüğünün altını çizerek, Gazze’de 7 ayı aşkın bir süredir devam eden, İsrail’in artık soykırıma varan ağır katliamları ve insanlık suçlarının 35 bin insanın hayattan koparılmasına sebep olduğunu belirtti.
“Kuvözdeki bebeklerin 8 milyar insanın gözü önünde çırpına çırpına öldüğü, öldürüldüğü o vahşeti insanlık asla unutmayacaktır”
Bu saldırıların yüzde 70’i kadın ve çocuklardan oluşan büyük bir sivil kayba neden olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Kuvözdeki bebeklerin 8 milyar insanın gözü önünde çırpına çırpına öldüğü, öldürüldüğü o vahşeti insanlık asla unutmayacaktır. Dolayısıyla dünyanın bu savaştan da, devam etmekte olan bu insanlık katliamlarından da ders çıkarması, bir sonuç elde etmesi lazım. Özellikle Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda başlatmış olduğu İsrail’e karşı adalet arayışını takdirle karşıladığımızı bir kere daha ifade etmek istiyorum. Türkiye olarak Uluslararası Adalet Divanı Sözleşmesi’nin 63. maddesi gereği bizim de bu mahkeme süreçlerine müdahil olacağımızı buradan ifade etmek istiyorum” dedi.
Kurtulmuş, her ne kadar uluslararası sistem Gazze’de devam eden bu insanlık ayıbına karşı sessiz kalsa da dünyanın birçok yerinde Avrupa ülkelerinde, ABD’de, Latin Amerika, Asya, Afrika ülkelerinde halkların sokaklara çıktığını, üniversite öğrencileri ile entelektüel çevrelerin bu soykırıma karşı sessiz kalmadığını; yeni ve adil bir dünya sistemi kurulması için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye gayret ettiklerini söyledi.
“Uluslararası camia kalıcı ve adil bir sistem kurabilmek için elini kuvvetlendirebilir”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, dini ne olursa olsun, inançlı ya da inançsız vicdanı olan insanların bu haksızlık karşısında susmadığı ve adalet arayışı içerisinde olduğuna işaret ederek, “İnsanlığın yeni bir insanlık cephesi oluşturduğunu görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İnşallah ümit ediyoruz ki, bütün bu gelişmeler yeryüzünde hep beraber, uluslararası camia, kalıcı ve adil bir sistem kurabilmek için elini kuvvetlendirebilir” dedi.
“Büyük güçlerin dünyaya vereceği hiçbir şey kalmamıştır”
Dünyada artık yeni bir sisteme ihtiyaç olduğunu belirten Kurtulmuş, “Az evvel Koreli meslektaşımın da ifade ettiği gibi artık büyük güçlerin dünyaya vereceği hiçbir şey kalmamıştır. Orta güçlerin kendi aralarındaki imkanları seferber ederek; hakkaniyet, adalet, vicdan ve insaf ölçülerinde yeni bir dünyanın kurulabilmesi için mücadele etmesi lazım. Aksi takdirde daha çok uluslararası toplantılarda bir araya gelir, daha çok savaşların yıkıcı sonuçlarını konuşur, daha çok barış arayışları içerisinde milli ve evrensel fikirler etrafında müzakere ederiz” dedi.
Kurtulmuş, yeni ve adil bir sistemin kurulması için iki temel prensibin kabul edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bunların en başında insanların yaradılışta eşitliği prensibi gelmektedir. Hiçbir insanın bir diğerine karşı üstünlüğü yoktur. İster rengi, ister dili, ister dini, ister sosyal sınıfı, ne olursa olsun hiçbir insanın bir diğerinden bir milim üstünlüğü söz konusu olamaz. İnsanların eşitliğini kabul etmeyen, insanlar arasında yaradılıştan bir hiyerarşinin var olduğuna inanan hiçbir görüş dünyada barışı getiremez. İkincisi ise devletler arasında bir fark yoktur. Büyük devletler, güçlü devletler, zayıf devletler diye bir ayrım asla kabul edilemez. İnsanların yaradılışta eşitliği nasıl esas fikir ise, devletlerin de egemenlikte eşitliği esas fikirdir. Bu ikisini esas alan yeni, kalıcı, adil bir barışı merkezine koyan yeni bir dünya sistemini kurmak mümkündür; hatta mümkün olmanın ötesinde elzemdir, zaruridir. Bu çerçevede bu MIKTA Konferansı’nda da uluslararası sistemde barışı, adaleti, hakkaniyeti nasıl sağlayabileceğimiz üzerindeki bu fikirlerin son derece değerli tartışma alanları olduğuna inanıyorum. Ve ümit ediyorum ki burada yapılacak tartışmalar yeni bir dünya sisteminin kurulmasına vesile olur” dedi.